17 Mart 2014 Pazartesi

ADI ÇIKMIŞ YETMİŞE, GİDEMEZ MEMLEKETE...

     

       Dünya kupasının başlamasına sayılı günler kala, bu turnuvanın her zaman doğal favorilerinden biri olmasını, ev sahipliği ve geçen yazki Konfederasyon Kupası şampiyonluğu ile daha da pekiştiren Brezilya'nın kadrosunun nasıl şekilleneceği büyük merak konusu. Bu merakın en büyük nedeni oyuncu havuzunu oluşturan eski ve yeni isimlerin neredeyse tamamının yıldız ya da birer yıldız adayı oluşu. Biraz sonra turnuva için seçilebilecek 23 kişilik kadroyu tahmin etmeye çalıştığımda dışarıda kalan veya kadroya giren isimlerin ne kadar kaliteli olduğunu ve bu kalitenin seçimi ne kadar zorlaştırdığını göreceğiz.

      Benim dikkat çekmek istediğim konu ise artık bizden biri olan ve son zamanlardaki performansı ile milli takım formasını ne kadar istediğini gösteren biri. Bahsettiğim kişi; 2010 Dünya Kupası'nın yarı finaline kadar oynadığı tüm milli maçlarda takımının sahadan mağlubiyet almadan ayrılmasına şahitlik etmiş, çok değil birkaç sene önce şimdiki haleflerinden daha sansasyonel bir transfer hikayesi ile İtalya'nın bir büyük kulübünden daha düyük başka bir kulübüne 25 milyon euro gibi kayda değer bir bedel karşılığında geçen ancak Portakallar'a karşı oynanan yarı final maçında Robben ile yaşadığı pozisyonda  hırsının kurbanı olup kendisi için milli takım kapılarının sonsuza kadar kapanmasına neden olan nam-ı diğer "Pitbull", Felipe Melo.

      Melo ve mevkidaşlarından hangilerinin dünya kupası kadrosunda olacağına-olması gerektiğine geçmeden önce takımın geri kalanı için tahminlerime bakalım.

KALE

       Kale, kadro seçiminde suların en durgun olacağı bölge. Julio Cesar, Diego Alves ve bu iki ismin yanında Diego Cavallieri veya Victor Bagy'den biri kadronun üç kalecisi olur.

DEFANS

      Defans kaleye göre daha dalgalı olsa da birkaç isim dışında büyük ölçüde tahmin edilebilir. Thiago Silva, David Luiz, Dante, Marquinhos, Dani Alves, Maicon, Filipe Luis, Marcelo seçilmesi neredeyse kesin olan isimler. Bunlar dışında Dede, Miranda, Maxwell, Adriano hatta Telles gibi isimlerden seçilenler olursa sürpriz olmaz. Ancak Scolari'nin 23 kişilik bir kadroda defans bölgesine 8'den fazla tercih yapmayacağını düşünüyorum.

ORTA SAHA

       Melo'nun gönlümün adayı olduğu ön libero mevkisini sona bırakıp orta sahanın geri kalanını kimler gelebilire bakalım. Takım Brazilya olunca forvet ve etrafının seçimi zorlaşıyor. Ancak öne çıkan isimler yok mu? Elbette var. Sol taraf için öne çıkan isimler tabi ki Neymar ve Scolari'nin genç prensi Bernard ya da performansına bağlı olarak yıllanmış şarap Ronaldinho. Ancak Ronaldinho tercihinin çok olası olduğunu düşünmüyorum. Orta sahanın forvet arkası bölgesi için düşünülebilecek yaratıcı isimler Oscar, Hernanes ve Chelsea'de bazen sağda da tercih edilebilen Willian. Sağ tarafta ise öne çıkan ilk isim Hulk. Hulk'a alternatif ise Willian. Lucas Moura, Kaka, Jadson ve Robinho'da kanatlar için alternatifler olsa da seçilmeleri zor olan isimler.

FORVET

       Tek forvet oynayan takımın forvetinin kim olacağı da merak konusu. Son Konfederasyon Kupası'nda takımını sırtlayan Fred akla gelen ilk isim. Bizden sonra Brezilya'da Ronaldinho'nun da katkılarıyla küllerinden doğan Jo ise Scolari'nin diğer tercihi. Tek kişilik forvet kontenjanı için 3'ten fazla tercih yapmayacağını düşündüğüm Scolari'nin diğer seçeneği Dünya Kupası için Avrupa hayalini erteleyen Leandro Damiao olabilir. Luis Fabiano ve genç yetenek Alan Kardec'ten biri bu üç isimden birinin yerine tercih edilirse de sürpriz olmaz.


        Şimdiye kadar kadronun 20 ismini alternatifleri ile belirledik. Geriye ön libero mevkisinin 3 kontenjanı için yapılacak tercihler kaldı. Her bölgede olduğu gibi burası için de yeri garanti olan isimler var. Manchester City'den Fernandinho benim de itiraz etmediğim isim. Onun dışında Scolari'nin şimdiye kadar yaptığı tercihlere baktığımızda Paulinho, Lucas Leiva, Ramires, luiz Gustavo ve Brezilya liginden birkaç genç ismi görüyoruz. Tottenham'da Melo'nun Juventus'ta bidon seçilmesine neden olan performansından daha bidonluk hatta fıçılık bir performans sergileyen Paulinho seçilirse Konfederasyon Kupası'nın ekmeğini yemiş olacak. Ancak Paulinho dışındaki isimlerin hiçbirini anlamak mümkün değil. Özellikle Liverpool'a geldiğinden beri neredeyse hiç bir zaman ilk 11 futbolcusu olamamış Lucas Leiva'nın seçilmesi anlamakta güçlük çekiyorum. Leiva gibi kadroya seçilmesine şaşırdığım diğer bir isim Bayern Münih'te tutunamayıp Wolfsburg'a yıldız olmaya gidip beceremeyen Luiz Gustavo. Özellikle bu iki ismin Melo'dan herhangi bir fazlası olduğunu düşünmüyorum.
         
          Bana göre bölgesinde Melo'yu zorlayacak tek isim Ramires olur. Onun da futbolcu tipi olarak defansif yönünün Melo'dan daha iyi olduğunu düşünmüyorum. Ancak Ramires kadroya alınsa bile Paulinho'nun yerine hakkaniyetli tercih, her ne kadar adı çıkmış olsa da bence Felipe Melo'dur.

          Oluşan 23 kişilik kadroya yeniden bakalım;

  1. Julio Cesar
  2. Diego Alves
  3. Diego Cavallieri
  4. Thiago Silva
  5. Dante
  6. David Luiz
  7. Marquinhos
  8. Dani Alves
  9. Maicon
  10. Marcelo
  11. Filipe Luis
  12. Fernandinho
  13. FELİPE MELO
  14. Ramires
  15. Hernanes
  16. Oscar
  17. Willian
  18. Hulk
  19. Neymar
  20. Bernard
  21. Fred
  22. Jo
  23. Leandro Damiao

Cumali ÖNCALIR
concalir.blogspot.com
twitter.com/concalir

10 Mart 2014 Pazartesi

iF"LAZ"



             Dün gece Trabzon şehrinde yaşananları anlatacak tek kelime varsa onun adıdır "iflas".

  • İlk önce forması ya da yaptıkları ne olursa olsun  insanların canına kastettiğin için "insanlığın" iflasıdır.
  • Vatan sevgisi ile övündüğün memleketinde kendi polisinle çatıştığın için "vatanseverliğin" iflasıdır
  • Sana göre hakkın olanı ararken onlarca hakkı çiğnediğin için "haklılığın" iflasıdır.
  • Takımın sahada iyi oynarken oynamasına izin vermeyip puanları rakibine kendi ellerinle teslim ettiğin için "taraftarlığın" iflasıdır.
  • Takımının alcağı cezalarla haftalarca sahanın kapanmasına neden olacağın ve futbol izleyemeyeceğin için "futbolseverliğin" iflasıdır.
  • Yöneticin valinle, başkanın taraftarınla, taraftarın birbiriyle kavgaya düştüğü için "birlikteliğin" iflasıdır.
  • Belki de Avrupa Kupası hayalleri kurarken, şimdi alt sıralarla arandaki puan farkına bakıyorsan "umudun" iflasıdır.
  •  Her maçta onlarca top kurtaran, dünya devleri peşindeyken "Ben bu şehri seviyorum" diyen kaptanının ricasını hiçe sayıp taşlamaya devam ettiğin için "hatırın ve vefanın" iflasıdır.
  • Marka değerinden bahsedip sadece olumsuzluklara dünya gündemine gelmemize bir katkıda sen yaptığın için "imajın" iflasıdır.
  • Sahaya çıkarken birbirine sarılan, çok değil birkaç gün önce milli takım kampında aynı sofrada yemek yeyip, aynı odada kalan adamları birbirine düşürdüğün için "kardeşliğin" iflasıdır.
  • Çok sevdiğin ülkenin forması üzerindeyken alkışladığın adamı bugün taşladığın için "milliyetçiliğin" iflasıdır.
  • Kısacası zar-zor geçinen futbol piyasamızın top yekün iflasıdır.

Not: Dün gece olayları ilk gördüğümde attığım iki iletiyi ve geçen senenin Şubat ayında yazdığım "Trabzon nasıl şampiyon olacak?" adlı yazımın linkini burada paylaşmak istiyorum. Herhangi bir art niyet, tahrik yada çelişki olup olmadığına siz karar verin.


İletilerim
  1.  Yazık yazık bize de bu yakışırdı. Futbola en az 5 yıl ara verdirecek cesur yöneticiler lazım. Bilye ligi olsun bundan daha iyi olur...
  2. Trabzonlular adaleti kendileri arıyorlar. Haklı ama yanlışlar.
Cumali ÖNCALIR
concalir.blogspot.com

twitter.com/concalir