27 Mayıs 2014 Salı

2016, Yeni Heyecan?

   

       Yeni bir turnuva hazırlığı, yeni bir teknik direktör, hepsi olmasa da birçok yeni isim, yeni taktik, yeni rakipler... Bunların üzerine alınan farklı, anlamlı galibiyetler. Kısacası iki sene önce Abdullah Avcı ile bir benzerini yaşadığımız yaz önü kampımız şimdilik iyi gidiyor. Turnuvaya katılacak takımların sayısının %50'si kadar artması, Hollanda'nın arkasında bu sefer gerçekten ikincilik için favori olduğumuz bir grup, birçoğu dünyanın ve Türkiye'nin önde gelen kulüplerinde oynayan, bize göre çok kaliteli futbolcuların belki de kariyerlerinde görebilecekleri son yada sondan bir önceki turnuva oluşu ile Fransa 2016 gerçekten gidebileceğimiz, gitmemizin değil gidemememizin ilk defa sürpriz olacağı bir turnuva.

        Genel itibariyle duygularını uç noktalarda yaşayan bir milletin evlatlarının başında, o duyguları en  uca nasıl götürülebileceğini bilen bir teknik adamla yani Fatih Terim ile yola çıkmak da bizim için bir avantaj. Hatta ligde uygulanan yabancı sınırının ülke futboluna yeni futbolcular kazandırmayacağını düşünsem de mevcutların maç devamlılığına katkıda sağlayabilecek olması bile avantajların bir diğeri. Takımın kilit futbolcularının (Arda, Caner, Burak, Onur...) neredeyse "kariyer tavanı" yaşıyor olmaları da bir artı. Grubu 3. tamalasak bile ev sahibi, diğer grupların ilk ikileri ve en iyi üçüncünün turnuvaya katıldığı Avrupa ülkeleri havuzunda bizden daha kötü bir takımın kalma olasılığının neredeyse sıfır oluşu bile bizim için büyük mü büyük bir avantaj.

         Ancak her yeni turnuva için çekilen kuradan sonra, bu kadar yoğun olmasa da bu ve buna benzer umut patlamalarını yaşıyoruz. Kuralar ilk çekildiğinde 2010 ve 2012'ye bırakın play-off'u grup birincisi olarak katılmıyor muyduk? Her yeni gelen, milli takımda devrim yapacağını, hatta ülke futbolunu revize edeceğini, yaşlananları tasfiye edip milli takımı gençleştireceğini, 81 ile yayılıp her kategoriden futbolcuları milli formayla buluşturacağını iddaa etmemiş miydi? Futbolcularımızın kalitesini ön plana çıkarıp grupların değil turnuvaların en ciddi ekiplerinden biri olduğumuza bizi inandırmamışlar mıydı? Öyleydi. O yüzden durumumuza şimdi daha temkinli bakmakta fayda var. Reel hedef olarak grup ikinciliğini, en kötü ihtimalle üçüncülüğü düşünmemiz gerekiyor.

        Kadro planlamasını da gerçekçi yapmakta fayda var. Öncelikle milli takımın futbolcu yetiştirme yeri olmadığı gerçeğini göz önünde bulundurarak şu anda Fatih Terim tarafından cesurca denenen, denenmesinde de fayda olan futbolcuları grup maçlarında daha temkinli kullanmak doğru olanıdır. Örneğin İshak Doğan'ı,Ahmet İlhan Özek'i, Adem Büyük'ü, Ozan Tufan'ı, Tarık Çamdal'ı hatta Pektemek gibi isimleri 11'e yazma konusunda Fatih Hoca'nın elini biraz korkak alıştırması gerekli olduğunu düşünüyorum. Ancak aynı ve benzer isimleri yani ligimizin emektarlarını sadece Avrupa'da top oynuyor diye  Bundeliga ve Bundesliga 2 gibi liglerin alt-orta sıra takımlarının vasat futbolcularına tercih etmediği için hocayı tebrik ediyorum. Sercan Sararer, Mehmet Ekici, Tunay Torun, Kerim Frei(artık ligimizdeler) gibi isimler yerine yukarıda saydığım gençlerin tercihini destekliyorum.

        Tabi deneyimden yana olduğum gibi bazı deneyimli isimlerin de artık bu kadroda yer almamasının daha doğru olacağını savunuyorum. Örneğin Volkan Demirel. Gerçekten iyi kaleci ve milli takımda da iyi maçlar çıkardı. Ancak neredeyse en rahat olduğumuz bölgede eldivenlerini daha genç ve başarılarına devretmeli. O isim de herkesin ortak fikri olan Onur. Arkasında Tolga ve Mert. Volkan Babacan'ın ise milli takım kalecisi olabilecek  yetenekte bir kaleci olduğunu düşünmüyorum. Aynı düşünceleri Emre, Hamit, Hakan Balta, az şans buluyor olsa da Gökhan Zan, Umut Bulut, Sabri gibi isimler için de besliyorum.

          Bana göre yeni milli takımın olmazsa olmazı bazı isimler var. Onlar kalede Onur, defansta Caner, Gökhan, Ömer, Topal, Selçuk, Arda, Burak. Bu isimlerin dışında kadroya kimlerin dahil olacağı tahmin edilebilir ama iskelet kesinlikle bu isimlerden oluşmalı. Örneğin Ömer'in yanına Semih, Egemen, Ersan, Yumlu; orta sahada Seçuk-Topal'ın yanına Alper, Oğuzhan, Nuri, Bilal; kanatlarda Arda ile birlikte Olcay, Olcan, Gökhan; forvette ise Burak'ın alternatifinin kim olacağı tartışılabilir.

          Başta da söylediğim gibi mevzu milli takım olunca kumar oynamaya, fantezi yapmaya gerek olmadığını, iskelet üzerine dönemin parlak yıldızlarını ekleyerek yola devam edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Aksi takdirde her iki yılda bir doğal güzellikleri ile meşhur Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde bahar turnuvalarına katılıp, bilmem kaç senedir yenemediğimiz rakipleri yenip tatmin olarak, büyük turnuvalarda kimi destekleyeceğimizi soran anketlere katılırız.

Cumali Öncalır
concalir.blogspot.com
twitter.com/concalir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder