5 Haziran 2013 Çarşamba

Yabancı Sınırlaması Ve Milli Takım Aldatmacası

    

        Ersun Yanal'ın dünkü 6+0+4 açıklamalarının ardından geçen sene yazdığım, ancak şu anda ne kadar haklı olduğumu tekrar anladığım yazımı tekrar yayınlanamaya karar verdim. Yazımın ardından Tolga Zengin, Gökhan Töre, Kerim Frei gibi yıldızların transferleri gerçekleştiği için yazının hatalı olduğunu düşünmeyin. Bakalım geçen sene ben ne demişim ve neler olmuş.

     Yabancı sınırlaması ile ilgili herkesin olduğu gibi benim de bir fikrim var. Ancak yazımı "sınırlanmasın yada sınırlansın" gibi bir eksen üzerinde devam ettirmeyeceğim. Yabancı sınırlaması konulurken neden olarak gösterilen milli takım başarısının açıkçası çok da gerçekçi olmadığını düşünüyorum. Daha doğrusu alınan bu kararın tek başına yeterli olmayacağını nedenleri ile size açıklamak istiyorum.

     

       Öncelikle bir futbolsever olarak futbolcunun tercih edilmesinin sebepleri arasında en önemli kriterin ırkı olmaması gerektiğini düşünüyorum. Futbolculuğun bir meslek olduğunu düşününce iş alanlarının bir tanesi de Türkiye ligleri olan yabancı futbolcular için Türk futbolcularla rekabete sadece anne yada babaları Türk olmadıkları için 1-0 geride başlamalarını adil bulmuyorum. Ayrıca dünya ile yarışan bir sektör olan futbol piyasasındaki işveren konumunda olan kulüplerin böyle bir rekabet içinde çalışmak istediği elemanlarını seçerken özgür olması gerektiğini düşünüyorum. Ancak sınırlama ile ilgili düşüncülerimi burada sonlandırıp, kuralın bahsedildiği gibi aslında milli takımımıza fayda değil nasıl zarar vereceğini sizlere anlatmak istiyorum.

  • Kulüplerinin yabancı sınırlamasından dolayı kendilerine muhtaç olduğunu bilen yerli futbolcular, performanslarını ortalama bir seviyede tutarak takımlarında uzun yıllar kalacaklarını çok iyi biliyorlar. Bu durum onları artı performans göstermek zorunda olmadıkları için tembelleştiriyor. Performanstan çok taraftara oynayan bu isimler yedek kalmayı sorun etmeden paralarına bakıyorlar. Açıkçası milli takım gibi bir hedeflerinin olduğunu da düşünmüyorum. Birazdan sayacağım isimlerin yıllardır üzerine hiçbirşey koymamalarının ve milli takım seçmelerinde hep gurbetçi oyunculardan sonra tercih edilmelerin asıl nedeni de budur. İsimleri duyunca hak vereceksiniz. Gökhan Zan, Sabri Sarıoğlu, Aydın Yılmaz, Selçuk Şahin, İbrahim Toraman, Serkan Balcı, Mehmet Topuz, Aykut Erçetin vs. Örneğin Galatasaray Sabri'ye sırf yerli diye parayla üçlü çektirmek zorunda kalıyor.
  • Zamanında devşirilmiş yani Türk yapılarak yerli statüsünde oynama hakkı kazanmış futbolcular ligimizde hala altyapıdan gelecek gençlerin yerini alıyor ve almaya devam edecek. Örneğin Nobre seneye Kayseri düşse başka bir takıma geçip yine bu ligde kalacak, Vederson her zaman sol bek için iyi bir yerli(!) seçeneği olacak. Tita bir süre sonra aslen Antalya'lı olduğunu bile iddaa edebilir. Yada Baroni'nin 5 yılını dolurunca adını Barut yapıp Türk olmayacağının garantisini verebilen var mı? Yada Sivok'un Seyfi? Yakında Aurelio bile geri gelir memlekete. Çünkü aslan gibi Türk delikanlısı. Eğer milli takımsa derdimiz, devşirilmiş oyuncuyu ve devşirme sistemini de yasaklayacaksın ligde.
  • Gurbetçi yıldızlar ama sönük yıldızlar. Açık söylüyorum özellikle Almanya'dan ülkemize gelen gurbetçi futbolcuların milli takıma bir gram faydası yok. Çünkü orada oynayamıyorlar. Çünkü oynayanını elin oğlu kapıyor. O yüzden Mesut'un golüne sevinsek mi sevinmesek mi bilemiyoruz. O yüzden onlara göre milli takım futbolcusu olamayan Sercan Sarerer, Mehmet Ekici, Tunay Torun gibi isimler bizim madenimiz oluyor yada biz öyle zannediyoruz. Bununla ilgili çözüm ise kulübünde bir önceki sezonda en az 30 maça çıkma kriteri olmalıdır. 
    • Tolga Ciğerci 18 maç  ( 14'ü ilk 11)  
    • Sercan Sararer 22 maç(takımı küme düştü),
    • Mehmet Ekici 6 maç (3'ü ilk 11) 
    • Kerim Frei 8 maç (2'si ilk 11)
    • Tunay Torun 16 maç (7'si ilk 11)
    • Gökhan Töre 10 maç (2'si ilk 11)


    Bu sayılar umarım ne demek istediğimi anlatıyordur.  Tembelliği seven bir ülke olarak orada yetiştirilen Türk çocuklarından çok da kaliteli olmayan isimlerine aldanıp milli takımı kaosa süreklemeyelim artık. Abdullah Avcı'nın ilk gelişi ve genç yeteneklerden nasıl bahsettiği dün gibi aklımda. Eğer bizim futbolumuz gelişecekse bizim altyapılarımızdan çıkmış oyuncuların çağırılması lazım milli takıma. Oradan İlkay'ı, Mesut'u, Gökhan İnler'i getiremiyorsan diğerlerinden bu topraklar üzerinde de bolca var. İddaa ediyorum Tunay yerine Muhammet Demir, Sercan Sararer yerine Emre Çolak çok daha katkılı olurdu.
  • İyi futbolcu pasaportu ne olursa olsun o takımda oynar. Örneğin Selçuk İnan'ın, Gökhan Gönül'ün, Volkan Demirel'in varken yerine yabancı alır mısın? Örneğin Trabzon iyi yetiştirdiği 1461 oyuncularını direk takıma çıkarıyor. Hiçbirinin yerine yabancı da düşünmüyor. Trabzon'a yabancıyı serbest bıraksan Onur, Tolga ve Fatih gibi üç altyapıdan yetişen kalecisinin yerine yabancı alır mı? Almaz. Yada yabancı sınırı hiç olmayan İspanya'da Xavi, İniesta, Puyol gibi isimler de Alman altyapılarında yetişen İspanya'nın gurbetçileri mi? Barca istisna, örnek verdiğin futbolcular uç isimler diyenleri duyuyorum. Peki Athletic Bilbao? Muniain, Javi Martinez, Llorente bunlarda istisna mı? Onlara da serbest yabancı ama adamlar bölge dışından kimseyi oynatmıyor takımda. Neden mi? Altyapısı var.
  • Ve en önemlisi beceremediğimiz birşeyleri klasik Türk kafası ile zorla ve yasaklayarak başaracağımıza olan inancımızdan hala ders alamamış olmamız. Altyapıyı hala kuramamış, hala futbolcu yetiştiremeyen bir sistemimiz var. Ancak bunu düzeltmek yerine dışardan yabancı iyiler gelmesin biz elimizdekilerle oynayacağız belki bir ikisi çıkar adam olur mantığına bürünüyoruz. Olur tabi 20 yılda bir Hakan Şükür, Nihat Kahveci, Emre Belözoğlu çıkarırız altyapıdan. Hiç sistemin olmasa da çıkar zaten bu kadar. Yabancı ne kadar az olursa milli takımımızın o kadar iyi olacağı tezi mantıklı olsa yabancı futbolcuların hiç olmadığı yıllar milli takımımız için şerefli mağlubiyetlerle dolu yıllar olmazdı. 
Daha anlatacaklarım var ancak lafı çok uzattığımın da farkındayım. Özet olarak ilk önce altyapını kur, adam gibi işlet ondan sonra zaten kimse yabancının suratına bile bakmayacaktır.  Ayrıca milli takımın geleceğinin ne olacağı futbol oyunundan zevk almaya çalışan ve buna para ödeyen seyircilerin sorumluluğunda değildir. Millet parasına verince bineceği kaliteli ve isteklerini karşılayan arabanın nere malı olduğunu, eğer o arabayı alırsa kendi ülkesinde iyi işlemeyen otomotiv sektörünün akıbetini düşünmez. Kalın sağlıcakla...

Cumali ÖNCALIR
http://concalir.blogspot.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder