14 Nisan 2013 Pazar

İkincilik Mi? Pehhhhh....

   

     Ligimizde son dört haftaya girilirken başarısızlığa aday iki büyük kulübümüz kıyasıya mücadele ediyor. Cümlede "başarısızlık" kelimesini yanlış kullandığımı zannetmeyin. Şimdiden lig bitiminde başımıza geleceklerden bahsediyorum. Güzel ülkemin büyük sorunlarından biri olan, ikinci ya da üçüncü olmanın başarısızlığın daniskası sayılmasından bahsediyorum. Hatta bu olay sadece futbolla da alakalı değildir. Karne günü eve sınıf ikincisi olmanın mutluluğu ile gelip evebeyninden  "Neden birinci olamadın?" sorusunu duymak bu mentalitenin tavan yaptığı alanlardan diğer bir tanesidir.

     Şimdi gelelim ligimizde başarısızlık adaylarımızın ilkine. Galatasaray, bu sene tekrarladığı Şampiyonlar Ligi başarısını en son 12 sene önce ve arka arkaya lig şampiyonu olma ihtimalini de yine aynı yıllarda yakalamıştı. Son 5 hafta yaşanacak herhangi bir olumsuz durum Galatasaray'ın başarısız ilan edilmesi için yeter de artar bile. Herkes bunca puan farkının nasıl kapandığını, yapılan transferlerin gereksizliğini, Fatih Terim'in agresif tavırlarının takıma zarar verdiğini vs. konuşarak eleştiri üstüne eleştirileri sıralayacak. Geçen senenin aynı zamanlarında takıma destek olunması için dolup taşan storelarda bir tane insan görmek imkansız hale gelecek. Kral olan Burak beceriksiz, yaşlanmaz denen Drogba dede, Sneiper olan Sneijder bitmiş ilan edilecek. Bu ve bunun gibi eleştiriler artırılabilir ama ben burada bırakıp diğer başarısızlık adayı ekibimize geçmek istiyorum.

     Fenerbahçe ve Aykut Kocaman için ise durum çok daha kritik. Devam edilen üç kulvar olduğu için başarısızlık şansı Fenerbahçe için doğal olarak artıyor. Neredeyse 30 yıldır alınamayan Tükiye Kupası'nın üst üste ikinci kez kazanılamaması durumunda homurtular az da olsa yükselebilir ama can sıkmaz. Ancak buna birde tarihinde görmediği Avrupa Kupası yarı finalinde Benfica gibi çantada keklik(!) bir takıma elenilmesi eklenirse kızgınlık daha da artıracaktır. Hele hele bir de ezeli rakip Galatasaray'a ligi kaybederse vay haline Aykut Hoca'nın. İşte o zaman herkes Aykut Kocaman'dan  ne kadar ruhsuz, tepkisiz, kadroyla çok oynayan, finalleri iyi oynamayan bir teknik adam olarak bahsedebilir. Şu anda kimsenin hatırlamadığı Stoch'un niçin oynatılmadığı sorgulanır hale gelebilir. İyi oynadığında değer biçilemeyen Salih için çorçocukla bu iş olmaz denilebilir. Hatta ve hatta Kadıköy semalarında "Alex, Alex.." seslerinin yükselmesi de hiç şaşırtıcı olmaz. Kısacası Aykut Hocam ne yap et birinci ol, ikinci olma. Yoksa adın başarısız olur.

     Birkaç cümle ile de Samet Hoca'ya değinmek istiyorum. Sezon başında kurduğu takımla küme düşmeye oynar denen, birçok kişinin tanımadığı futbolcuları sezon içinde yıldız yapan, hatta aldığı galibiyetlerden sonra gizli planları olan şampiyonluğa hiç de uzak olmadıkları söylenen ama işte sadece üçüncü olabildiği için başarısız sayılan Samet Hoca'nın da üzülmesine gerek yok.  Çünkü burası Türkiye. İkinci olursan emek vermemişsin, iyi çalışmamızsın demektir. Çünkü Hatice'ye değil, neticeye bakmak bizim genlerimizde vardır.

CUMALİ ÖNCALIR
http://concalir.blogspot.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder