20 Mayıs 2013 Pazartesi

11 Gümüş(!) Adam

 
   
    Bir önceki yazımda altın on biri oluşturmuştum. Ancak o kadroya girmeyi haketmiş daha birçok isim olabileceğini düşündüğüm için sezon performansları altın on bire seçilmeye yetecek kadar olmayan ama yine de adından söz ettiren isimlere değinmek istiyorum. Hemen on birimizi saymaya başlayalım.

       Kalede takımın düşmesini engeleyememiş olmasına rağmen sezon içerisinde kurtardığı penaltılarla sıkça gündeme gelen İBB'den Eduardo var. Tabi onu bu onbire seçmemdeki tek sebep kurtardığı penaltılar değil. Önünde bana göre ligin en kötü defanslarından biri olmasına rağmen gösterdiği performans takdire şayandı.

       Defansın ortasını yine ligin en az gol yiyen iki takımının stoperlerinden oluşturacağım. İlki geçen seneki performasına göre daha sönük kalan Galatasaray'ın genç stoperi Semih Kaya. Yanında ise derbide kendi kalesine gol atana kadar nerdeyse hatasız futbol oynayıp, Marsilya deplasmanında attığı jeneriklik golle gruptan lider çıkılmasını sağlayan Bekir İretgün var. Defansın soluna geçen sezonun sonunda ben dahil hangi Galatasaraylıya sorsanız takımda görmek istemeyeceğimiz, ancak sene içinde yaptıkları ile fikirlerimizi 180 derece değiştiren çakma sol bek Albert Riera'yı yazıyorum. Sağbeke bana Türkiye'nin Gökhan Gönül'den sonra en iyisi olduğu düşündüğüm Bursaspor'lu Şener Özbayraklı'yı koymak doğru olacaktır. Ligin ikinci yarısında daha çok forma şansı bulmasına rağmen bitmek bilmeyen enerjisi ve Trabzonspor maçındaki nefis golü ilerleyen yıllarda trasnferin gözdelerinden biri olacağı kesin.

       Orta sahanın ortasında ilk yarı itibariyle tek olumlu hareketi Elazığ maçında kurtardığı penaltı olmasına rağmen, ikinci yarıda küllerinden doğan Melo var. Bu haliyle Galatasaray taraftarını ikiye bölen Melo'nun geleceğinin ne olacağını önümüzdeki aylarda izleyeceğiz. Ancak alınması düşünülüyorsa acele edilmesi ve hazırlık kampına yetiştirilmesi çok iyi olur. Melo'nun yanında vatandaşı Cristian Baroni var. Özellikle Avrupa Liginde sergilediği performans ile dikkatleri üzerine çeken Baroni, aynı performansı ligde gösteremediği için altın onbirde yerini alamadı. Benfica maçında kaçırdığı penaltı ise hem kendi hem de kulüp tarihi açısından çok ama çok önemliydi. Orta sahanın solunda sene başında düşer denilen takımının bir ara şampiyonluğa oynamasında önemli bir paya sahip olan Olcay Şahan var. Ligde atıığı 11 gol ve takımına yaptığı katkı BJK'nin ligi üçüncü bitirmesinde önemli bir payın Olcan'a ait olduğunu gösteriyor. Sağında ise geldiğinde yaşından dolayı kafamda soru işaretlerine neden olan ancak oynadığı futbol, attığı goller ve bitmek bilmeyen enerjisi ile göz dolduran "bionik adam" Dirk Kuyt var.  Ayrıca Kuyt futbolculuğu dışında mükemmele yakın kişiliği ile de ligimize çok şey katıyor.

      Forvet ikilisini de lig ikincisi Fenerbahe'den seçeceğim. Pierre Webo'nun ne kadar önemli bir futbolcu olduğunu geldiği yere kazandırdıkları ve ayrıldığı yere kaybettirdiklerine bakarsak anlayabiliriz. Tek eksisi ilk Benfica maçında gördüğü ucuz kartla takımını Lizbon'da yalnız bırakması oldu. Sow ise ondan çok şey beklenen maçlar dışında genel olarak tüm maçlarda etkiliydi.  Ancak ikisinin uyumu altın onbiri hak etmese bile oldukça gelcek sezon Fenerbahçe için önemli bir artı.

      Bu takımın başına ise altın dönemini yaşamanın eşiğinden dönmüş Aykut Kocaman'ı koyalım. Eğer Benfica maçında direkler izin verse, lig yarışında Galatsaray sadece bir kere tökezlese belki 3'te 3 yaparak ligin flaş teknik direktörü olacaktı.

Cumali Öncalır
http://concalir.blogspot.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder